OMURGA SİSTEMİ CERRAHİSİ
BOYUN FITIKLARI
Boyun fıtık hastalığı, akut ve kronik olarak iki döneme ayrılabilir. Akut dönemde: nukleus pulposus’un fıtıklaşması veya serbest olarak dışarı çıkması durumu söz konusu iken, kronik dönemde kemikte gagalaşmaların oluşumu (osteofit) veya servikal spondilozis hali söz konusudur.
Normalde boyun omurları arasında bulunan disk yapısı; hem omurgaya binen yükü absorbe eder; hem de belirli derecede boyun hareketlerine izin verir. Bu disk yapısı iki bölümden ibarettir. Ortada “ nucleus pulposus” ve etrafında “annulus fibrosus”. Nuc. pulposus’un su içeriği anne karnında maksimum seviyesindedir. Ancak, ilerleyen yaş ile % 65’ler seviyesine kadar azalabilir. Şayet disk parçacıkları annulus fibrosus ve onu dışarıdan destekleyen bağ dokusundan oluşmuş yapıyı geçerler ise spinal kanalın içine serbestçe ulaşabilirler.
Akut tek yanlı boyun disk fıtıklaşmalarında; tek yanlı, kürek kemiğine, göğse üst ekstremiteye yarıya ağrılar hissedilebilir. Ağrı, öksürük, ıkınma ve hapşırma ile artabilir. Sinir köklerine bası sonucu klinik septomlar ve bulgular gelişebilir. Olguların %90’nında fıtık seviyesi C5-6 ve C6-7’dir. Boyun fıtıkları sonucu ilgili köklere bağlı klinik semptom ve bulgular değil, omurilik basısına bağlı bulgular da gelişebilir.
Günümüzde yaygın olarak kullanılan Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) yöntemi omurga ve omuriliğin detaylı ve mükemmel bir anatomisini gösterir. Disk fıtıklaşmaları teşhisi için önemli bir araçtır. Sinir kökünün bası altında kalması sonucu ortaya çıkan değişikliklerin derecesini göstermek için Elektromiyografi (EMG) yöntemi kullanılabilir.
Tüm yöntemler ve klinik muayene sonuçları değerlendirilerek hastalığın tedavisi için bir yol haritası belirlenir. Tüm hastalıklarda olduğu gibi boyun fıtıklarında da tedaviye eğer mümkünse konservatif yöntemler ile başlanır. Cerrahi tedavi, tüm diğer yöntemlerin yetersiz kaldığı durumlarda ve bazı acil durumlarda uygulanmalıdır. Konservatif tedavi yöntemleri arasında öncelikle ağrıyı azaltabilecek; yatak istirahati, sıcak uygulanması, analjezikler, adale gevşetici ilaçlar, boyunluk ve lokal anesteziklerin epidural uygulanımı sayılabilir. Konservatif tedaviye karşın dirençli bir ağrının varlığında veya klinik bulguların kötüye doğru ilerlemesi durumunda cerrahi girişim düşünülmelidir.