Sık Duyulan Bazı Terimler - Dr. Murat İmer

SIK DUYULAN BAZI TERİMLER
Bel Fıtığı: Omurga sistemi omurlardan oluşur. Omurların arasında dış yüzeyi elastiki yapıda (annulus fibrozus) ve iç bölümü sudan zengin kıkırdak yapıda (nukleus pulpozus) olan bir anatomik bölge; disk mevcuttur. Annulus fibrozus’un zayıflayarak veya yırtılarak sudan zengin içeriğin dışarıya taşması ya da serbest olarak çıkması şeklinde disk fıtıklaşmaları ortaya çıkar. Bu fıtıklaşma sonucu, 1. veya 2. bel omuru seviyesinde sonlanmış olan omurilikten çıkan sinirlerden bir ya da birden fazlasının bası atında kalması neticesi ortaya bir klinik tablo çıkar.

Bel Kayması: Çeşitli nedenler sonucu bel omurlarının birbiri üzerinde yer değiştirmesidir. Genellikle iki bel omuru etkilenir. Bu patolojik değişiklik “spondilolistezis” olarak adlandırılır.

Siyatalji: Bir hat şeklinde bel veya kalçada başlayarak, uyluk ve bacağın arkasından ayağa dek uzanan ağrıyı tanımlar. Siyatik sinire bir bası söz konusudur.

Merkezi Sinir Sistemi: Merkezi sinir sistemi, beyin ve omurilik denen iki ana yapıdan oluşur. Her iki yapı da insan embriyosunun gelişimi sırasında aynı dokulardan ve yakın zamanlarda meydana gelirler. Merkezi sinir sistemi sayesinde hareket eder, hisseder, tat alır ve görürüz. Kendimizi korumak amacıyla istem dışı yapılan ani hareketleri, organlarımızın çalışmasını, konuşmamızı, dışkı ve idrar yapmamızı kontrol eden ve daha bir çok hayati fonksiyonlarımızı yöneten bir düzenler birliğidir. Beynimiz, organlara göndereceği emirleri, beyin ve omurilikten çıkan sinirler yardımıyla gönderir. Aynı zamanda gelen sinyal ve uyarıları da omurilik ve beyne gelen sinirler yardımıyla algılar.

Bu haliyle merkezi sinir sistemini bir elektrik devresine benzetebiliriz. Devrenin herhangi bir yerinde olan kesinti, yani sinirlerde meydana gelebilecek bir zedelenme, uyarıların alınamaması ve emirlerin iletilememesi anlamına gelmektedir. Bu omurilik zedelenmelerinde veya sinirlerin tam işlev yapamadığı durumlarda da aynıdır. Bozukluk veya işlev kaybı hangi düzeyde ise onun altındaki seviyelerde hareket ve duyu kaybı oluşacaktır. Sinir hücreleri gelişimlerini bizler henüz anne karnındayken tamamlarlar ve ölen, zedelenen bir sinir hücresinin yerine yenisi gelmez. Bu yüzden beynimiz kafatasımızın, omuriliğimiz de omurilik kanalının içinde hem vücudun diğer organlarından hem de dış ortamdan ayrılmış ve korunmuş bir konumdadır. Merkezi sinir sistemi sadece kemik yapılarla korunmaz. Kendi etrafında zarlar da bulunur. Böylece beyin ve omurilik kapalı bir kılıf içine alınır. Bu kılıf içerisinde bu organlara uygun bir ortam sağlayan BOS (beyin-omurilik sıvısı) bulunur. Tüm bu sistem sayesinde merkezi sinir sistemi hem darbeler hem de dışarıdan bulaşabilecek mikrop ve zararlı maddelere karşı korunmuş olur.

Omurga Sistemi: Omurga Sistemimiz, başlıca omur adı verilen 33 kemikten, bu yapılara yapışan adalelerden ve bağ dokusundan meydana gelmektedir. Omurgamızın iki temel işlevi vardır; 1. Kaslarımıza yapışma yeri meydana getirerek vücudumuzun dik durmasını sağlamak 2. Omuriliğin korunması için bir kemik muhafaza meydana getirmek.

Hidrosefali: Halk arasında “beyinde fazla su toplanması” olarak bilinir. Beynimizin içinde karıncık (ventrikül) adı verilen ve içleri beyin omurilik sıvısı dolu dört adet yapı vardır. Karıncıklar, merkezi sinir sistemimizin sağlıklı çalışmasını sağlayan ve bu organları dıştan koruyan beyin omurilik sıvısını (BOS) üretirler. Normal koşullarda üretim dolaşım ve emilim özellikleri ile bir anlık kesitteki miktarı sabit olan BOS’nın çeşitli nedenlerle artması durumunda “hidrosefali” tablosu ortaya çıkar.

Beyin Kanaması: Kafatası içinde yerleşmiş bulunan beyin, iki yarım küreden (hemisfer) oluşmuştur. Beyin, orta beyin ve beyin sapı aracılığı ile omuriliğe bağlanır. Omurilikle bağlantı bölgesi halk arasında omurilik soğanı (medulla oblongata) olarak adlandırılır. Kafatası içinde beyin ve beyincik tentoryum adı verilen kalın bir zar ile birbirinden ayrılmıştır. Tentoryum açıklığından geçen beyin sapı yapıların devamlılığını ve ilişkisini sağlar. Beynin etrafında içten dışa doğru üç zar yapısı vardır; İlki beyine oldukça yapışık olan “pia mater” adını alır. Bunun dışında “arachnoida” ve en dışta kalın bir zar olan “dura mater” yer alır. Halk arasında beyin kanaması olarak bilinen tablonun birçok kaynağı ve nedeni olabilir. Özellikle yaşlılarda farkına bile varılmayan bir travma neticesi aylar sonra ortaya çıkabilen “kronik subdural hematom”, başlıca yüksek ve dengesiz tansiyon sonucu beyin dokusu içinde oluşabilen “intraserebral kanama” veya kafatasının içinde yer alan damarlarda gelişmiş bulunan keseciklerden (anevrizma) kanamaya bağlı olarak ortaya çıkabilen “subaraknoidal anevrizmatik kanama” bunlardan bazılarıdır.